Her Pazartesi akşamı Alman televizyon
kanallarının ilk haberi hâline gelen kitlesel ırkçı gösteriler, kafaları
karıştırmaya devam ediyor. Yapılan değerlendirmeler toplumsal gerçekleri
yansıtmaktan uzak yüzeysel tespitlerden ibaret ne yazık ki. Aslında soru basit:
PEGİDA vb. adları taşıyan kitlesel ırkçı hareket yeni bir olgu mu? Yanıtı da
basit: Hayır!
26 Ara 2014
19 Ara 2014
Petrol, jeostrateji ve Türkiye
Geçen hafta yazımızı Türkiye’deki muhalif
güçlerin bölgeye bakmaları gerektiğini belirterek bitirmiştik. Konuyu
irdelemeye devam edelim. Bu arada konumuzla ilgili olarak Türkiye’nin dış
politikasının arka planı ve petrol üretimi üzerine kaleme aldığımız iki analizi
http://kozmopolit-blog.blogspot.com adresindeki bloğumuzda yayınladığımızı ve
ilgilenenlerin detayları orada okuyabileceklerini belirtmek isteriz.
»Aman petrol, canım petrol...«
Petrol kaynakları ve petrol
üretiminin yol açtığı jeostratejik sorunlar üzerine
Petrol fiyatlarının düşüşü ile bağlantılı
olarak burjuva medyasında yürütülen tartışmalar, uzmanlar arasında bilinen, ama
kamuoyunda pek tanınmayan kimi verilerin gazete sayfalarında yer bulmasına
neden oluyor. Bir çok detayın okunabildiği bu verilerde enerji kaynaklarının ve
enerji taşıyıcılarının nakliyat yollarının kontrol altında tutulması için
geliştirilen küresel stratejileri farklı açılardan okumak için çok sayıda ipucu
bulunuyor.
Sığ sularda manevra çabaları
AKP hükümetinin dış
politikasının arka planı üzerine
Almanya sermayesinin önemli medya
organlarından birisi olan Handelsblatt
gazetesi, 1 Aralık 2014 tarihli nüshasında »Putin ve Erdoğan: Kötü oğlanların
buluşması« başlığı altında Rusya devlet başkanının Türkiye ziyaretini
haberleştirmişti. Anımsanacağı gibi Putin, aralarında dışişleri bakanı Sergej
Lawrow, enerji bakanı Aleksandr Nowak, bazı başka bakanlar ile Gasprom şefi Aleksej Miller gibi şirket
temsilcilerinin bulunduğu bir üst düzey delegasyonla Ankara’ya gelmişti.
6 Soruda bölgemizdeki ihtilafların arka planı
1.)
‘Balkanlar-Kafkaslar-Ortadoğu İhtilaflar Üçgeninin’ merkezinde bulunan
Türkiye’nin temel dış politik sorunları nelerdir?
12 Ara 2014
Petrol fiyatları ve jeostrateji
Yaz aylarından bu yana petrol fiyatları
düşüyor. Haziran’da 102,00 Dolar’ı aşan varil (159 litre) fiyatı, bugün 64,00
Dolar’a geriledi, yani fiyatlar yüzde 40 ucuzladı. Şaşırtıcı bir gelişme mi acaba?
Ne de olsa uzmanlar yıllardan beri fosil enerji kaynaklarının tükeneceğini ve
petrol fiyatlarının sürekli artacağını belirtiyorlardı. Aksini gösteren bir
bulgu yok, peki o zaman bu gelişmenin nedenleri nedir?
5 Ara 2014
Sola vurma alışkanlığı...
1990 sonrasında ve özellikle son yıllarda
yaygınlaşan liberal genellemecilik, görüldüğü kadarıyla özgür medyada yazan
bazı arkadaşları da etkilemeye başlamış. Muhalif medya araçlarında »sol« diye
algılanan bir takım görüşler gerekçe gösterilerek bütünüyle sol kesimlere
yöneltilen eleştirileri neredeyse her gün okumak mümkün. Böyle olunca, hâlâ
komünist olduğumuzu iddia ettiğimizden, bir kaç noktayı düzeltme gereği doğdu.
4 Ara 2014
Emperyalizmin yeni jeopolitik girişimi
TTIP serbest ticaret antlaşmasının
askeri-stratejik arka planı üzerine
Politika gazetesinde yayımlanmıştır
Avrupa’daki küreselleşme karşıtı
hareketler son dönemlerde “Transatlantik Ticaret ve Yatırım Partnerliği”
(Transatlantic Trade and Invesment Partnership – TTIP) olarak adlandırılan ve
kapalı kapılar ardında ABD ve AB yönetimleri tarafından hazırlanan yeni serbest
ticaret antlaşmasına karşı kampanyalar geliştiriyorlar. Kampanyalar genellikle
tüketici koruma standartlarının düşürülmesi, tekellerin devletlere karşı dava
açabilmeleri veya görüşmelerin gizlilik içerisinde yürütülmesi gibi sosyal ve
ekolojik etkileri ön plana çıkartıyor.
27 Kas 2014
Din, kin olursa...
Alman devlet aklına göre, »Ortadoğu’daki
tek demokrasi, İsrail’dir«. Elbette bu bir iddiadır ve İsrail egemenlerinin
»Yahudi ulus devleti« çıkışıyla artık hiç bir temeli kalmamıştır. İsrail
devletinin sadece »Yahudi ulusunun« devleti olması için başlatılan anayasa
değişikliği çalışmaları, en fanatik İsrail savunucularını dahi zora düşürecek,
çünkü böylelikle Apartheid devleti anayasal çerçeve kazanacak.
21 Kas 2014
HDK’nin Kader’i ve süreç
Son günlerde Kürt Özgürlük Hareketinden hayli
önemli mesajlar geliyor. Örneğin Mustafa Karasu geçenlerde yayınlanan bir
yazısında, »6-8 Ekim devrimci hamlesi meşru ve tarihsel bir eylemdir« tespitini
yapıyor. Murat Karayılan ise, »süreci doğru okumayan kaybeder« uyarısında bulunma
gereğini duyuyor. Gerek Karasu’nun yaptığı tespitin, gerekse de Karayılan’ın
uyarısının altına kalın bir çizgi çekilmesi lazım, çünkü haklılar.
14 Kas 2014
»Rojava nedir«i anlatmak
Kobanê direniyor. Hem de iki ayı aşkın bir
süredir ve bütün emperyalist planları altüst ederek. YPG ve YPJ güçleri, ağır
silahlar ve teçhizatla saldıran vahşi DAİŞ çetelerini her defasında geri
püskürtüyorlar. Kobanê’den gelen haberler, YPJ’li kadınların »tilililerinin«
DAİŞ’lilerin korkulu rüyası hâline geldiğini bildiriyor. Kobanê’liler yurtlarını,
yaşam tarzlarını, tırnakla kazıp elde ettikleri özgürlüklerini savunuyor,
direnmeye devam ediyorlar hâlâ.
10 Kas 2014
Ezbere rağmen, doğruda ısrar!
»Ulusal birlik« tartışmaları
üzerine
Geçen haftaki yazımıza bazı itirazlar
geldi. Milliyetçi zibidilerin lafazanlıklarına ve tehditlerine aldırdığımız
yok, ama kendilerini »Kürt komünisti/sosyalisti« olarak nitelendiren bazı
dostlar, geçen haftaki köşe yazımızı »Kürtlerin ulusal birliğinden rahatsız
olmak« olarak algılayıp, serzenişte bulunmuşlar. Siyasi tespitleri
»rahatsızlık« olarak algılamak tuhafımıza gitse de, bu serzenişlere ve
eleştirilere bir yanıt vermek gerekli oldu.
7 Kas 2014
»Ulusal birlik« nedir?
Kobanê direniyor. İki milyon nüfuslu
Musul’u bir günde ele geçiren DAİŞ, Kobanê’yi düşüremedi hâlâ. Ama başka şeyler
düşmeye başlıyor. Örneğin Rojava devrimi aynı heyecanla tartışılmıyor,
halkların ortak özyönetimi yerine, »ulusal birlik« vurgusu öne çıkıyor artık.
Sahiden, neden? Nedir bu, halkların ortaklığını geri plana iten »ulusal
birlik«?
31 Eki 2014
Karşı devrim tehlikesi!
Tam Kobanê ile küresel çapta bir dayanışma
seferberliğinin yapıldığı bir günde, hatta kimilerince »Kürt birliğinin« ilân
edildiği bir ortamda Rojava’da karşı devrim tehlikesinin oluştuğunu iddia
etmek, kulaklara garip gelebilir. Ancak son haftalardaki gelişmeler bazı soru
işaretlerine neden oluyor ve ikirciksiz dayanışma bu soruların sorulmasını
gerekli kılıyor.
27 Eki 2014
»İyi« savaş da olur, »kötü« barış da...
»Çözüm süreci« ve Kobanê
tartışmalarındaki yanılgılar üzerine
Sırrı Süreyya Önder’in , Nuray Mert ve
Hasan Cemal’e yanıt olarak Radikal gazetesinde
yayınlanan yazısı sağlam bir eleştiriyi hak ediyor. Ancak Nuray Mert’in Diken dergisinde haklı olarak yazdığı
gibi, Önder’in asıl sorulara yanıt vermemesi nedeniyle ve ikinci bir yazıyla bu
soruları yanıtlayacağı varsayımından hareketle, yazılanlara yönelik
görüşlerimizi sonraya bırakmak durumundayız.
24 Eki 2014
Kobanê ve komünist tutum
»Koyunun olmadığı yerde keçiye
Abdurrahman Çelebi derler« misali, komünistlikle zerre kadar alakası olmayanlar
»komünistler adına« ahkâm kesip, »emperyalizm« edebiyatı yapınca, Mustafa
Suphi, Ethem Nejat, İsmail Bilen ve Mustafa Hayrullahoğlu’ların partisi
tarihsel TKP’nin eski bir üyesi olarak bir şeyler söylememiz farz oldu.
18 Eki 2014
Kobanê’den sonra...
PYD eşbaşkanı Salih Müslim’in »yakında
Kobanê’nin kurtuluşunu ilân edeceğiz« biçimindeki açıklaması, geniş kesimlerde
umutların yeşermesine neden oldu. Aslında umutların kaybolmaması için yeterince
neden var. Kobanê kantonunu oluşturan halkın direnişi, »21. Yüzyıl’ın Paris
Komünü« adını hak eden Rojava Devrimini dünya kamuoyunun gündemine oturttu,
dünya halklarının sempati ve dayanışma duygularını kamçıladı.
10 Eki 2014
Tuzak!
Okuduğunuz bu yazı, Kobanê direnişinin 27.
gününde gazetede yayımlanmış olacak. Yazının kaleme alındığı saatlerde ajanslar
Türkiye’de sadece bir kaç gün içerisinde 23 kişinin öldürüldüğünü
bildiriyorlardı. Türkiye egemenleri, yine alışıldık yöntemlerle pogromlar
örgütleyerek, yoğun şiddet ve OHAL uygulamalarıyla meşru protestoları kanla
bastırmaya çalışıyorlar. Ancak, DAİŞ terör şebekesinin saldırısını Rojava
Devrimine tuzak kurmak için kullanan Türkiye egemenleri, kendi kurdukları
tuzağa düştüklerinin farkında değiller.
»Ama, kafa kesme Kuran’da da yazıyor...
DAİŞ’in Avrupalı müslüman
göçmen gençler arasındaki çekiciliği üzerine
Bugünlerde Avrupa’daki yaygın medyada Irak
ve Suriye’de DAİŞ çetelerine katılan Avrupalı müslüman göçmen gençlerin
hikâyeleri yayımlanıyor. DAİŞ’e katılıp cihatçılarla evlenmek için evden kaçan
genç göçmen kadınları, bir gazeteciyle konuşurken »ama, kafa kesme Kuran’da da
yazıyor« diyerek, tuhaf bir din algısına sahip gencin anlatımlarını veya sırf
zevk olsun diye rehinelere işkence yapan ve kusursuz Almanca, Fransızca veya
İngilizcelerinden Avrupa’dan geldikleri belli olan teröristlerin hikâyelerini
neredeyse her gün bir gazete sayfasında okumak olanaklı.
5 Eki 2014
Hong Kong olaylarının gösterdikleri
Eylül sonunda »Kent merkezini aşk ve barış
ile işgal et« başlığı altında ve »daha fazla demokrasi« iddiası ile Hong
Kong’da yaklaşık on bin kişinin katıldığı eylemler başladı. Batı medyası eylemlere
hemen »Şemsiye Devrimi« adını taktı ve Çin yönetiminin çaresiz kaldığını yazdı.
»Occupy« hareketlerine atıfta bulunan bu eylemler, Batı Avrupa’daki kimi sol
gruplarınca ilgi ve destekle karşılandı. Peki, bu eylemler sahiden solun
desteğini hak ediyorlar mı?
3 Eki 2014
Yanılgılar...
Bu yazı Kobanê’nin Ortaçağ vahşetinin
saldırısı altında olduğu 19. günde kaleme alındı. Genci yaşlısı, kadını ve
erkeği ile DAİŞ çetelerine karşı, sadece kendilerini değil, insanlığın evrensel
değerlerini savunan Rojavalılar inandığımız tüm değerler için fedaice vücutlarını
siper ederlerken, güvenli ve imtiyazlı bir coğrafyada yetersiz kalmanın utancı
içinde kaleme alındı bu yazı.
25 Eyl 2014
Bir brigadistin dedikleri...
Willy hocayla ne zamandır konuşmamıştım. 95
yaşına rağmen, hâlâ aktif, reel sosyalizmin yenilgisinin kendisini umutsuzluğa
itmesine izin vermeyen tutarlı bir komünist. Aradım. Telefonu ikinci kez çalmasına
fırsat vermeden açtı, ahizeden sesimi duyunca, sert bir şekilde, »Daha ne
bekliyorlar?« dedi. »Yahu hocam, gene hiddetlenmişsin. Kim, neyi
beklemeyecek?«. Azarlar gibi, »Kim olacak, komünistler, sosyalistler,
devrimciler daha ne kadar bekleyecek? Ne yani brigadistler mezarlarından çıkıp,
Kobanê’ye mi gitsinler? Şimdi savunmaya koşulmayacak da, Rojava elden gittikten
sonra mı akılları başlarına gelecek?« dedi.
19 Eyl 2014
Anımsatarak başlayalım...
Uzunca bir aradan sonra köşe
yazılarına yeniden başlamak pek kolay değilmiş. Bilhassa bu köşeye konu olan
gelişmelerin dünya gündemini böylesine işgal ettiği dönemlerde: Suriye ve
Irak’taki gelişmeler, emperyalist güçlerin stratejileri, Türkiye’nin tutumu,
Kürtler ve Şengal, NATO Zirvesi, Avrupa’da yeniden gündeme gelen bölgesel
bağımsızlık tartışmaları, Almanya’nın patronajı altındaki AB stratejileri,
Ukrayna krizi, Çin-Hindistan ilişkileri ve bunların Pasifik bölgesine etkileri
vs. saymakla bitecek gibi değil.
15 Ağu 2014
DIE LINKE Çalışma Grubunun Açıklaması
»Kürtlerin
silahlandırılması« değil, Rojava’nın tanınması ve PKK yasağının kaldırılması
gerekmektedir! İD destekleyen devletlere hemen yaptırımlar uygulanmalıdır!
DIE
LINKE partisinin »Türkiye’de demokrasi, Kürdistan’da barış Federal Çalışma
Grubunun« açıklamasını Türkçe çevirisi: http://www.bak-dtfk.de
15.08.2014
Kürt
Êzîdilerinin terör örgütü İslam Devleti (İD, önceden İŞİD) tarafından
soykırımla tehdit edilmelerine ve Suriye, Irak ve Kürdistan’daki Hıristiyanlar,
Şiiler ve diğer Kürtler katliam ve zorunlu yerinden edilme tehdidi ile karşı
karşıya olmalarına rağmen, güncel tartışmalarda talep edilen »Irak Kürtlerine«
silah gönderilmesini reddediyoruz. Çoğumuzun Kürt kökenli göçmenler olmasına ve
kişisel bağlantımız olmasına rağmen, bu bizim ortak pozisyonumuzdur.
13 Ağu 2014
Alman solunun sefaleti
İslam Devleti (İD) adını
taşıyan terör şebekesinin vahşeti, nihâyet (!) Almanya’daki DIE LINKE
önderlerinin de ilgisini çekebildi. Çekti çekmesine de, partinin Federal
Parlamento’daki meclis grubu başkanı Gregor Gysi, »Almanya Kürtlere silah
göndermelidir« talebinde bulunarak, özelde Alman, genelde ise Batı Avrupa
solunun siyasî sefaletini gözler önüne serdi.
1 Ağu 2014
Evet, Selahattin Demirtaş!
Cumhurbaşkanlığı seçimleri Türkiye
muhalefetinin – sayıca büyük olmasa da – hayli etkin olan bir kesiminde, yani
sosyalist solda Selahattin Demirtaş’ın adaylığı konusunda ilginç tartışmalara
neden oldu. HDK/HDP içindeki veya yakın duran sosyalistler tutarlı bir biçimde
Demirtaş’ı desteklerlerken, kimi sosyalist parti ve kurumdan/yayın organından
eleştiriler yükseliyor. Eleştirilerin tüm çeşitliliğine rağmen, bunların ortak
noktası »Demirtaş ve Kürt hareketinin bazı noktalardaki tutumu tereddüte yol
açıyor« olarak özetlenebilir. Yasal Kürt siyasetinin Haziran Direnişi,
Demokratik İslam Kongresi veya »egemen sınıfın temsilcileri ile diyalog«
konularındaki tavrının altı, sosyalistlerin Demirtaş’ı »koşulsuz bir şekilde
desteklememek için geçerli sebepleri« olduğunu vurgulamak için çiziliyor.
25 Tem 2014
Yapısal hegemonya ve sol
Yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimleri,
adayları, temsil ettikleri siyasal yapıların söylemleri ve seçim kampanyaları
ile Türkiye sınırları içerisinde yaşayan toplumun tercihlerini, yaşama
bakışlarını ve beklentilerini çok iyi yansıtan bir ayna niteliği taşıyor. Bu
aynaya bakarak yapılacak bir analiz, bilhassa ezilenler ve sömürülenler lehine
siyaset yapanlar için önemli ipuçları verebilir.
24 Tem 2014
Değişen dengeler ve ittifaklar
Bu köşeden ABD’nin Pasifik’e yönelme
stratejisinin Ortadoğu’da önemli değişikliklere yol açabileceği tespitini
yaptığımızda, bazı itirazlar gelmişti. Ancak gerek Suriye ve Irak’taki güncel gelişmeler,
gerekse de İsrail’in kanlı Gazze saldırısı tespitimizi teyit ediyor. Bir kez
daha altını çizerek belirtelim: Isınan Pasifik suları, Ortadoğu’yu kaynatmaya
başladı.
18 Tem 2014
Yahudi düşmanlığı, Filistin düşmanlığıdır!
Gazze saldırıları ve yüzlerce
sivilin öldürülmesi muhtelif yerlerde protesto ediliyor. Ancak protestoların
bir kısmından ve »antiemperyalist« iddiasında olan kesimlerden yükselen sesler,
hem »haklının haksıza« dönüşmesine, hem de esas ile tali olanın karışmasına
gerekçe hazırlıyor. Örnek vermek gerekirse: tam bir hafta önce Frankfurt’ta
yapılan bir yürüyüşte atılan »Hamas, Hamas, Yahudilere gaz« sloganı bu
tespitimizi kanıtlıyor.
11 Tem 2014
Rojava »diktatörlüğü«
Son dönemlerde Kobanê’ye yönelik IŞİD
saldırıları ve uluslararası kamuoyunun, ama bilhassa Batı medyasının buna
sessiz kalması, Rojava Devrimini boğma çabalarının arttığına işaret ediyor.
Sadece Ortadoğu halkları için değil, kapitalizm koşullarına rağmen tüm yerküre
için bir örnek teşkil eden Rojava özerlik deneyinin bölge egemenleri ve
tetikçilerini ne denli rahatsız ettiği zaten biliniyordu. O açıdan bu
saldırılar şaşırtıcı değil.
4 Tem 2014
İsrail’in »Kürdistan aşkı«...
Siyasette, bilhassa dış politikada ilkel duyguların
değil, çıplak çıkarların belirleyici olduğunu İsrail Başbakanı Benjamin
Netanjahu en naif insanın bile anlayabileceği şekilde bir kez daha kanıtladı.
Netanjahu’nun »Kürtlerin bağımsızlık uğraşlarını desteklememiz gerekir«
açıklaması, öylesine sarf edilmiş, konjonktürel bir laf değil, aksine iyi
tartılıp-biçilmiş bir dış politika atağıdır.
27 Haz 2014
IŞİD’in ipiyle kuyuya inen...
Yüz yıl önce bugün, 28 Haziran 1914’de
Saraybosna’da Avusturya arşidükü Franz Ferdinand ile eşi Sophie’yi vuran
Gavrilo Princip, eyleminin milyonlarca insanın yaşamına mal olacak bir dünya
savaşına neden gösterileceğini tahmin etmiş miydi bilinmez, ama »Büyük
Sırbistan« hayalinin peşinde koşan Sırp milliyetçilerinin dönemin emperyalist
güçlerince nasıl kullanıldıkları yeterince biliniyor. »Kara El« adlı Sırp
milliyetçi örgütü, daha kurulduğu ilk günlerde »iblisin ipiyle kuyuya inmiş« ve
Birinci Dünya Paylaşım Savaşının yarattığı büyük yangının »çakmak taşı« olarak
kullanılmıştı.
20 Haz 2014
IŞİD’in Kürtlere yararı var mı?
Irak, karmaşık ilişkilerin ve çıkar
çelişkilerinin yoğunlaştığı coğrafyalarda duygusal ve fırsatçı yaklaşımlarla
siyasî öngörülerde bulunmanın »rüzgârı yakalamaya çalışmak« kadar anlamlı
olduğunu her geçen gün yeniden kanıtlıyor. Ama nedense IŞİD taarruzuyla toz
duman olan Irak’ın toprak bütünlüğünü koruyamayacağına dair yorumlar bugünlerde
hayli revaçta.
14 Haz 2014
IŞİD: Kime yarıyor?
»Irak ve (Büyük) Suriye İslam Devleti« (IŞİD) adındaki islamist terör grubunun Irak’taki büyük taarruzu sürüyor. Bu yazı kaleme alınırken ajanslar, IŞİD’in Bağdat’a yöneldiğini bildiriyordular. Kimileri de Irak’ın »Afganistan’a«, Türkiye’nin ise »Pakistan’a« dönüşeceğini iddia ediyordu. Halep’ten Musul ve Bağdat sınırlarına uzanan bir bölgeyi terörize eden IŞİD’in »ne« olduğu konusunda hayli bilgi var, ama »kime« yaradığı konusundaki yorumlar az.
6 Haz 2014
NATO’da Rusya tartışmaları
Geride bıraktığımız haftanın uluslararası
siyaset açısından hayli hareketli geçtiğini, ancak burjuva medyasındaki tüm
farklı vurgulamalara rağmen, asıl meselenin Batı ve Rusya arasındaki ihtilaf olduğunu
söyleyebiliriz. ABD ve AB gerek diplomatik alanda, gerekse de gizli
servislerini kullanarak tüm güçleri ile Rusya üzerindeki baskılarını artırmaya
çalışken, bu çabaları aralarındaki çelişkileri ve sorunları daha çok ortaya
çıkarıyor.
31 May 2014
Etrafımızda neler oluyor?
Almancada kullanılan bir deyimdir:
»Ağaçların çokluğundan ormanı görememek«. Detaylara takılıp, resmin bütününü
görememek anlamında. O nedenle bir soluklanıp, etrafımıza bakmakta yarar var. Köşe
yazısının izin verdiği ölçüde bunu yapmaya çalışalım ve ilk bakışta
birbirleriyle hiç bağlantısı yokmuş gibi görünen üç gelişmeyi irdeleyelim.
25 May 2014
Stratejik »silah kardeşliği«
Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın Türkiye’deki
Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin startını verdiği Köln ziyaretinin çıkardığı
medyatik dumanlar, Almanya-Türkiye ilişkilerinin ne denli derin olduğu
gerçeğinin üzerini örttü. Erdoğan’ın, hem de 25 Mayıs 2014 Avrupa parlamentosu
Seçimlerinden bir gün önce yaptığı Köln çıkarması, hem Türkiye egemenlerine,
hem de Avrupa egemenlerine yaradı.
23 May 2014
İkiyüzlülüğün daniskası
AKP’nin yurt dışı örgütlenmesi UETD’nin 10.
yıl kutlaması çerçevesinde Köln’e geleceğini açıklayan başbakan Erdoğan,
Almanya’da hararetli tartışmalara yol açtı. Neredeyse bütün siyasetçiler bu
nedenle Erdoğan’ı sert bir şekilde eleştiriyorlar. Her ne kadar Alman hükümeti,
»Erdoğan’dan sorumlu davranmasını bekliyoruz« diyerek, hafif bir eleştiride
bulunmuş olsa da, »önemli partnerimiz olan bir ülkenin başbakanı olarak hoş
geldiniz diyoruz« açıklamasını yaptı. Gene de hükümetin, diğer partiler gibi
Erdoğan’ın Köln ziyaretini iç politika malzemesi yaptığını söyleyebiliriz.
16 May 2014
Soma katliamının faili belli
»Bir ceset genelde sessiz ve bakılamayacak
bir şeydir. Ama bazı cesetler vardır ki, onlar trombonlardan daha yüksek sesle
konuşur ve meşalelerden daha parlak ışıldarlar.« Rosa Luxemburg bu cümleleri
1912’de yüzlerce işsizin kaldıkları barınakta yemekten zehirlenmesi ve
onlarcasının sefil bir şekilde ölmesi üzerine yazdığı bir makalesinde
kullanmıştı. Ve şunu eklemişti: »Tıp konseyi beyefendiler zehirlenenlerin
bağırsaklarındaki öldürücü mikrobu ne kadar arar, ›saf bakteriyel kültürleri‹
ne kadar yetiştirirlerse yetiştirsinler; Berlinli barınakçıların ölümüne neden
olan gerçek zehir basilinin adı – saf kültürde kapitalist toplum düzenidir.«
9 May 2014
»Heimatfront«
Birinci Dünya Savaşının muhtemelen en feci
entelektüel sonuçlarından birisi, savaşa katılan ülkelerin toplumlarında
»düşman« uluslara karşı nefreti körükleyen, milliyetçi hezeyanları kamçılayan
ve »ulusu yedi düvele karşı birbirine kenetleyen« savaş propagandasıydı. Bu
nefret söylemi bugün dahi tarih yazılımlarındaki paradigmayı belirlemektedir.
25 Nis 2014
AB’nin 2030 ajandası
Önceki yazılarımızdan birinde, Pasifik
sularının ısınmasının Ortadoğu’da yeni dengelerin kurulmasına neden
olabileceğini belirtmiştik. AB Komisyonu’nun verdiği görev üzerine
hazırlanmakta olan »Avrupa Deniz Güvenliği Stratejisi« (EMSS) ve bu çerçevede
Alman düşünce kuruluşlarında yürütülen tartışmalar, bu olasılığın ne denli
gerçekçi olduğunu teyid ediyor. Alman basını, Şansölye Merkel’in EMSS
belgesinin 1 Temmuz 2014’den önce imzalanması için harekete geçtiğini
bildiriyor bile.
18 Nis 2014
Almanya’nın Batı Afrika sevdası
Alman deniz kuvvetleri 17 Nisan’dan beri Gine Körfezi’nde
gerçekleştirilen »Obangame Express 2014« tatbikatına katılıyor. Federal
Hükümet, 24 Nisan’a kadar sürecek olan büyük askerî tatbikatın, »Batı Afrika
kıyılarını korsanlardan koruma ve bölge ülkeleri arasındaki işbirliği
tedbirlerini teşvik etmeyi« hedeflediğini belirtiyor. Basının bildirdiğine
göre, Alman deniz kuvvetleri iki firkateyn ve bir »Müdahale Grupları Destek
Gemisi« ile tatbikatta temsil ediliyor.
Militarist deneme balonu
Federal Hükümet bu ay basına sızdırdığı
anayasa değişikliği planlarını rafa kaldırdı. Hükümet »terörle mücadele«
gerekçesi ile Alman anayasasının 35. maddesini değiştirmeyi planlıyordu. 35.
madde, Federal Hükümetin »kamu güvenliği veya düzeninin ayakta kalması (...)
için doğal felaketler veya başka facia durumunda Federal sınır polisi ile
silahlı kuvvetleri ülke içinde görevlendirebileceğini« öngörüyor. Hükümet 35.
maddenin 3. bendini değiştirerek, olası bir »terör saldırısında savunma
bakanının tek başına bir yolcu uçağını düşürme emrini verebilmesini« olanaklı
kılmak istiyordu.
11 Nis 2014
Yeni umut: Sıvılaştırılmış gaz
Ukrayna krizi emperyalist güçler arasındaki çelişkileri bir kez daha ortaya çıkarmasının yanı sıra, enerji siyasetinin güç siyaseti olduğu gerçeğinin altını bir kez daha çizdi. Bu köşeden Batının Ukrayna ihtilafı çerçevesine Rusya’ya karşı geliştirdiği tavrın zorluklarına ve bilhassa AB’nin Rus doğal gazına olan bağımlılığına dikkat çekmiştik. AB’nin doğal gaz bağımlılığı sürdüğü müddetçe Rusya’ya yaptırım uygulamasının pek inandırıcı olamayacağı herkesin malumu.
4 Nis 2014
Almanya’nın »yeni sorumluluğu«
Mali’deki askerî angajmanın genişletilmesinin ve Merkez Afrika
Cumhuriyeti’ne Federal Ordu mensuplarının gönderilme planlarının
kesinleşmesinin ardından Alman siyaseti yeni bir operasyonu daha tartışmaya
başladı. Büyük koalisyon, özellikle SPD’li Dışişleri Bakanı Steinmeier’in özel
çabasıyla Alman deniz kuvvetlerinin »Augsburg« firkateynini Akdeniz’e göndermek
istiyor. Hükümetin bu kararı uygulamaya sokabilmesi için Federal Parlamento’nun
onayına ihtiyacı var.
28 Mar 2014
Karanlık bulutlar altında...
Türkiye kamuoyu yarın yapılacak olan yerel seçimlere ve yolsuzluklar
yumağına kilitlenmişken, kimsenin dünya ekonomisinin üzerinde toplanmaya
başlayan karanlık bulutlara bakmaya mecali yok gibi görünüyor. Aslında bu
karanlık bulutların yol açacağı fırtınanın Türkiye ekonomisini ve dolayısıyla
Türkiye’deki siyaseti ne denli etkileyeceğini görmnek için ekonomist olmaya
gerek yok. Tam da böylesi bir dönemde bilhassa muhalif güçlerin yapması
gereken, “Yolsuzluklar Sultanının” çatışma retoriğine kapılmadan kafalarını
“önlerindeki tabaktan” kaldırıp, dünyada ne olup bittiğine bakmaları ve buna
göre siyasetlerini şekillendirmeleridir. Hiç kuşku yok: yerel seçimden kim
galip çıkarsa çıksın, Türkiye’nin geleceğini belirleyecek olan dünya
ekonomisindeki gelişmelerdir.
21 Mar 2014
Almanya’nın yeni »Dünya Politikası«
Ukrayna ihtilafı uluslararası siyasete
damgasını vurmaya ve emperyalist güçler arasındaki çelişkileri daha da
belirginleştirerek, çirkin yüzlerini ortaya çıkartmaya devam ediyor. Bu
bilhassa Almanya için geçerli. 2014 Almanya’sı, I. Dünya Savaşının 100. yıldönümünün
yaklaştığı bugünlerde, Kaiser Wilhelm’in politikalarını andıran bir yönelim
içerisinde.
14 Mar 2014
Rusya’nın rasyonel hedefi
Alman Şansölyesi Merkel Çarşamba
günü Federal Parlamento’da yaptığı hükümet açıklamasında, Rusya’ya sert
eleştiriler yönelterek, Rusya’nın »hukukun ve işbirliğinin yoluna dönmemesi
hâlinde büyük siyasî ve ekonomik zararla karşılaşacağını« söyleyip,
gerektiğinde »vize görüşmelerinin durdurulması, banka hesaplarının dondurulması
ve AB-Rusya Zirvesinin iptal edilmesi« gibi tedbirler ile »iktisadî
yaptırımlara« başvuracaklarını vurguladı.
7 Mar 2014
Stratejik silah: Doğal gaz
Gerçek acıtıcıdır, bilhassa jeopolitik
gerçekler. Ukrayna krizi bunu bir kez daha kanıtladı. Siz bakmayın Batı
medyasının anti-Rus propagandasına, hele hele Türkiye’nin Kırım Tatarlarının
»koruyuculuğuna« soyunmasına. Yolsuzluklar diyarının dış işleri memurunu kimse
ciddiye almadığı gibi, Batı da gerçeklerin çok iyi farkında, çünkü Rusya’nın
elinde çok güçlü bir silah var: Doğal gaz.
28 Şub 2014
Emperyalist çelişkiler odağı Ukrayna
Ukrayna’daki alt-üst oluş devam eder, ülke
toplumsal olarak fiilen bölünür ve resmî bölünmenin eşiğine gelirken,
emperyalist güçler arasındaki çelişkiler de ayyuka çıkmaya başladı. Son
günlerde ana akım Batı medyasından yer alan haber ve yorumlar, ABD ile AB (daha
doğrusu Almanya) arasında örtü altında ciddî bir ihtilafın kaynadığına işaret
ediyor.
21 Şub 2014
Alman dış politikası ve Ukrayna
Kuşkusuz Yanukoviç hükümetine ve ülkeyi
yirmi yıldan uzun bir süre esir alan talan ve yolsuzluk rejimine karşı Ukrayna
halkının sokağa çıkması için yeterince neden var. Ama »Maidan« meydanını işgal
eden protesto hareketinin ve harekete önderlik eden »Üçlü İttifakın« çoğunluğu
temsil ettiği de hayli şüpheli. Bugünlerde meydana gelen kanlı olaylar,
dünyanın en genç »ulus« devletlerinden olan Ukrayna’nın, yüzyıllar süren »ulus«
devletleşme süreçlerini – tüm felaketleriyle birlikte – çok daha kısa bir
sürede yaşayacağını gösteriyor.
14 Şub 2014
İsrail’in su silahı
Avrupa Parlamentosu başkanı Martin
Schulz’un İsrail parlamentosu Knesset’te yaptığı konuşma, İsrail’de öfke
nöbetlerine neden oldu. Halbuki Schulz konuşmasında AB’nin İsrail devletinin
politikalarına destek çıktığını söylemiş ve gösterilen sert reaksiyonlara anlam
verememişti.
7 Şub 2014
Pasifik suları ısınıyor mu?
8 Şubat 2014
Geçen Çarşamba New York Times’da Filipinler
devlet başkanı Beningo Aquino ile yapılan röportaj, »Uluslararası Stratejik
Araştırmalar Enstitüsü« IISS’in silahlanma raporu üzerine olan haberlerle
birleşince, dikkatler Pasifik Okyanusuna çevrildi. Aquino, Pasifik’teki ihtilaf
durumunu I. Dünya Savaşı öncesindeki Avrupa ile karşılaştırıp, Çin ile sıcak
savaşın olasılıklarından bahsederken, IISS raporu, Çin’in 112,2 milyar Dolar
ile ABD’nin (600,4 milyar Dolar) ardından silahlanmaya en fazla para harcayan
ikinci ülke olduğunu bildiriyordu.
Pasifik’te hegemonya kavgaları
Bugünlerde Batı medyası yeni bir Soğuk
Savaş retoriğini başlattı. Ancak bu sefer hedefte Sovyetler veya yeni »düşman«
İslam değil, Çin var. Sistematik bir biçimde Çin’in komşuları üzerinde tahakküm
kurmaya çalıştığı, BM hukukunu hiçe saydığı, üstüne üstlük »büyük bir askerî
güç« olmaya çalışarak, Batıya karşı tehditkâr davrandığı haber ve yorumlarda
işlenir oldu. [1]
3 Şub 2014
»Portakal Devriminden« 2013’e Ukrayna
21 Kasım 2013 tarihinde devlet başkanı
Viktor Yanukoviç’in AB ile imzalanan Ortaklık Antlaşmasını dondurduğunu
açıklamasından sonra Ukrayna’da başlayan olayları irdeleyen bir makalenin
başında, bundan 106 yıl önce Rosa Luxemburg’un »on beş – yirmi küçük burjuva
entelektüelciğinin (...) kaçıklıklarından ve kendini beğenmişliklerinden başka
bir şey olmayan« Ukrayna milliyetçiliğinin »uğursuz rolüne« dikkat çektiğini
anımsatmakta yarar var. [1]
1 Şub 2014
Neden Ukrayna?
Ukrayna’daki son gelişmeler, ülkenin içine
düştüğü krizin arka planını ve siyasi aktörler ile uluslararası güçlerin rolünü
araştırmayı fazlasıyla gerekli kılıyor. Ama haftada bir kez yayımlanan bir köşe
yazısının kapsamı bunu hakkıyla yapabilmek için yeterli değil. Okura böylesi
bir analizi daha sonra yayınlama sözünü vererek, asıl soruya odaklanalım: Neden
Ukrayna?
18 Oca 2014
Darbe, lobi, paralel derken...
Türkiye, cumhuriyet tarihinde pek
rastlamadığı bir kriz ile çalkalanıyor. Yönetim krizi, devlet kurumları
arasındaki çatışma, kolluk kuvvetlerinin yargı kararlarına uymaması, ayakkabı
kutularında milyonlar, yolsuzluklar vs. – açıkcası, bunların onda biri burjuva
demokrasisinin az çok işlediği başka bir ülkede olsaydı, değil hükümet,
parlamento bile yerinde kalamazdı.
10 Oca 2014
Hamburg, Paris ve »Devlet«
Bu satırları okuduğunuzda Paris’te binlerce
insan geçen yıl katledilen üç devrimci kadını, Sakine’yi, Fidan ve Leyla’yı
anmak ve Avrupa’nın göbeğinde işlenen cinayetlerin sorumlularını lanetlemek
için sokaklara dökülmüş olacaklar. Aslında herkes biliyor – üç devrimci kadının
katili belli: devlet, yani kapitalist »ulus devlet«!
4 Oca 2014
2014 ajandası
2013 kötü anılarla biterken – Roboski’yi
anımsatalım –, 2014 de kötü anılarla başladı: Hrant Dink cinayeti ile Paris
Katliamının yıl dönümleri Ocak ayında. »Faili belli« her katliam gibi, bu
cinayetlerin gerçek suçluları ortaya çıkartılmadı. Görünen o ki, 2014’de de
ortaya çıkartılmayacaklar. Yeni yılda yeni katliamlarla karşılaşmamayı umarak, 2014
yılında bizleri nelerin beklediğine telgraf stilinde bir bakalım:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)