8 Nis 2017

F. Almanya’nın derdi ne?

F. Almanya ve Türkiye arasındaki gerginlik, MİTin gönderdiği mektup nedeniyle yeni bir ivme kazandı. F. Hükümet sanki bugüne kadar Türk hükümetlerinin her istediklerini vermemiş, MİT elemanlarına ve Gladio unsurlarına hiç faaliyet izni vermemişmiş gibi, konuyu burjuva basınına yansıtarak, skandalize ediyor. Peki ama neden? F. Alman emperyalizmi Türkiyede»demokrasiyi« çok önemsediğinden mi?

Buna inanmak için fazlasıyla saf olmak gerekiyor. Maalesef Erdoğandan kurtulmak için Avrupaya bel bağlayan kesimler de az değil! Onlara akıl-fikir dileyelim ve konumuza dönelim. F. Almanya neden AKPye karşı hem destek, hem köstek politikası uyguluyor? İki temel nedeni var.
Birincisi ekonomiktir. F. Almanya başkanlık sistemine, diktatörlük inşa edildiği için değil, AKPnin bu sistem ile uluslararası tekellerin rekabet avantajlarını, AKP rejimini taşıyan sermaye fraksiyonlarının belirli bir kısmının lehine kısıtlayabilme olanağına kavuşacağı için karşıçıkmaktadır. AKPnin hamiliğe soyunması ve devlet müdahaleleriyle bazı sermaye gruplarınıkoruması altına almak istemesi, doğal olarak emperyalist devletlerin, uluslararası tekellerin ve onlarla işbirliğindeki büyük sermayenin işine gelmemektedir.
İkincisi ise stratejiktir. AKPnin zikzaklı dış politikası ve güvenirliliğini kaybetmesi, F. Alman emperyalizminin uzun vadeli stratejik çıkarlarına yönelik bir tehdit olarak algılanmaktadır. Rusya ile olan yakınlaşma, Şanghay İşbirliğÖrgütünü»diyalog partneri« olunması ve Suriyede Rusya ve İran ile kimi ortak adımlar atılması, bilhassa Berlinde tehlike çanlarınıçalmasına neden oluyor. Çünkü Türkiye-Rusya yakınlaşması hem stratejik rakip Rusyanın olanaklarını artırmakta, hem de AKP gibi işbirlikçi bir rejimin farklı alternatifleri gündemine almasına yol açmaktadır. Türkiyenin Batıdan kopması son derece düşük bir olasılık olsa da, AKPnin bunu düşünüyor olması dahi, F. Alman emperyalizmini tedirgin edebilmektedir.
Küresel oyuncu olmaya soyunan F. Alman emperyalizmi, Türkiye olan ilişkilerininçetrefilleştiğini görmekte ve bölgedeki etki alanını kaybetmemek, aynı zamanda iç kamuoyu baskısını hafifletmek için, AKP rejimine karşı »destek-köstek-politikasını« uygulamakta, Erdoğanı»Nazi« benzetmelerini görmezden gelmekte, AKPnin baş düşman gördüğü Kürtlereve devrimci örgütlere karşı kendi sınırları içerisinde baskı uygulayarak AKPye destek çıkmakta, ama aynı zamanda rejime gözdağı vermekte ve ekonomik yaptırımlar uygulayabileceği tehdidini savurmaktadır. Bu ikili politika 16 Nisan sonrası durumun açıklığa kavuşmasına kadar devam edecektir.
Merkel son hükümet açıklamasında, »Türkiyenin (...) giderek bizden uzaklaşması, dış, güvenlik ve jeopolitik çıkarlarımıza aykırıdır« diyerek, F. Almanyanın Türkiye politikasındaşimdilik değişim olmayacağını vurgulamış oldu. F. Hükümet soğukkanlı davranarak ve AKP rejimi karşısındaki üstünlüğünün bilincinde gelişmeleri izliyor. Çünkü çok iyi biliyor ki, »tilki dönüp dolaşıp, kürkçü dükkânına« dönecek ve AKPnin ehlileşmekten başka çaresi kalmayacak. Öyle ama, bunun da bize bir faydası olmayacak - eğer demokratikleşme kendi eserimiz olmazsa.